TABU:BİZ DEMOKRAT OLMAYACAĞIZ!

CHP Pamukkale İlçe Başkanı Osman Tabu, 3 Ekim tarihinde ortaokul öğrencilerinin velilerinden izin alınmadan camiye götürülmesi konusunda yeni bir açıklama yaptı. Tabu, diyanet ve milli eğitim müdürlüğünü topa tuttu!

Cumhuriyet Halk Partisi Pamukkale İlçe Başkanı Osman Tabu, 3 Ekim 2016 tarihinde "Camiler Haftası" kapsamında camiye götürülen öğrenciler hakkında bir açıklama yaptı. Tabu açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "Pamukkale Hürriyet Ortaokulu 5. sınıf öğrencileri, velilerinin haberi ve onayı olmaksızın öğle namazına takiben Camiler Haftası nedeniyle Delikliçınar Yeni Camii’ni ziyaret etti(rildi)ler. Pamukkale İlçe Milli Eğitim Müdürü Reşat Erdoğan’ın katılımıyla Talim ve Terbiye Kurulu onayı olmadan kitap dağıttılar. İl Müftüsüyle diğer din görevlilerinin yanı sıra AKP’li Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısının da aralarında bulunduğu protokolün önünde diz çöktürülen çocukların resimlerini müftülüğün internet sitesine koydular. Diyanetin kutladığı haftayı; siyasetle yoğurup Milli Eğitime havale ettiler."dedi. "ÜLKENİN GELECEĞİNE ZARAR VERİYORLAR" Anayasanın “Din ve Vicdan Hürriyeti” başlıklı 24. maddesine göre “ Kimse, ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.” Siyasal İslamcıların, bu ülkenin geleceğine ısrarla verdikleri zarar sevgili Ahmet Taner Kışlalı’nın kemiklerini sızlatıyor. Bu ülkede sömürünün sürmesi için; Allah ile aldatmak hep prim yaptı, yapmaya devam ediyor. Laikliğin bu ülkenin çimentosu olduğunu, başımıza felaketler geldiğinde dahi görmezden gelmeye devam ediyorlar." "BU GÜNLERİ LAİKLİĞE BORÇLUYUZ" Tabu;"Ahmet Taner Kışlalı’ya yönelen suikast; sadece onun şahsına değil; aynı zamanda Türkiye’nin aydınlanma devrimine, laikliğe, özgür ve bilimsel düşünceye, basın özgürlüğüne yönelmiş vahşi bir cinayetti. Bugün ülkemiz; yakın zamana kadar iktidar sahiplerince “Hizmet Hareke ti” diye savunulup kollanan, makam mevki sahibi yapılanların gerçekleştirdiği kanlı darbe teşebbüsünün sonuçlarını yaşıyor. Türkiye; müslüman coğrafyasında demokratik gelişimini en azından belli bir ölçüde tamamlayabilmiş olmasını laiklik ilkesine borçludur. Dolayısıyla siyasal dinciler kabul etse de etmese de laiklikten ödün verilemez, verilmeyecektir. Açıkça bilinmelidir ki; dinin siyasetini ve ticaretini yapanlar demokrat ise, biz demokrat olmayacağız." Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, on yedi yıl önce 21 Ekim 1999’da bombalı suikastla katledildi. Katilleri, aradan geçen on yedi yıla rağmen bulunamadı, adalete teslim edilemedi, kutsal yaşam hakkını koruyamayan devlet, suçluları cezalandırma görevini de yerine getiremedi. Ülkemizin yetiştirdiği değerli bilim insanı Ahmet Taner Kışlalı’yı saygı, şükran ve özlemle anıyoruz. Kışlalı’nın yaşarken dile getirdikleri; ülkenin bu gün getirildiği noktayı o günlerden analiz eden ileri görüşlü bir aydının fikirleridir. Kışlalı, 1994 yılında Cumhuriyet Gazetesindeki yazısında ülkeyi bu günl ere taşıyanları ağır bir ironiyle eleştiriyordu: “Köy Enstitülerini kapatırken imam-hatip liseleri açanlar... Laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar... Menderes'ten, Demirel'e, Özal'dan Yılmaz'a, tüm "Atatürkçü laik" başbakanlar suçsuzdur! Milli Eğitim Bakanlığı'nı şeriat yanlılarının işgaline terk edenler... Sağlık ve Tarım Bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler... İçişleri Bakanlığı'nın yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kollarını sıvayanlar... Hepsi, hepsi suçsuzdur!”