AKŞENER: TRT'Yİ SATACAĞIM...

DENİZLİ SİYASET (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.05.2018 - 23:50, Güncelleme: 28.05.2018 - 01:52 3189+ kez okundu.
 

AKŞENER: TRT'Yİ SATACAĞIM...

Yaklaşan 24 Haziran seçimleri öncesinde mitinglerine devam eden liderlerden İYİ Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in bu günkü son durağı Denizli oldu.
İYİ Parti Denizli İl Başkanlığı tarafından süslenen miting alanında hazırlıklar, gece boyunca sürdü. İl Başkanları ve milletvekili adayları meydandan son ana kadar ayrılmayarak çalışmaları birebir takip etti.  AYDIN'IN ARDINDAN DENİZLİ'YE GELDİ Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en iddialı adaylardan biri olarak gösterilen Akşener, bu gün ilk olarak Aydın'da bir miting düzenledi. Aydınlılara seslenen Akşener, kara yolu ile önce Nazilli ardından Denizli'ye geldi. Akşener, Nazilli'ye girişi sırasında yolunu kesen partililer, yanlarında getirdikleri kurbanları kestiler. Kısa süre Nazilli'de oyalanan Akşener, saat: 17.45'te Denizli'deki mitin alanına girdi.  KALABALIK ISLANSADA ALANDAN AYRILMADI Akşam saatlerinde kürsüye çıkan Akşener’e, İYİ Parti Denizli İl Teşkilatı yöneticileri ve milletvekili adayları da eşlik etti. Akşener kürsüyse çıkmadan hemen önce aniden başlayan sağanak yağmur alana gelen partililere zor anlar yaşattı. Bir şemsiyenin altına 4-5 kişinin girdiği görüldü. Yaklaşık 10 dakika süren yağmura rağmen kalabalığın alandan ayrılmaması ise dikkatlerden kaçmadı.  AKŞENER: ÜLKEYE HUZUR VE KARDEŞLİK GETİRECEĞİZ Denizlilere seslenen Meral Akşener, kendisine gönül vermiş kadınlar tarafından verilen tülbentleri elinde salladı. "Bunlar çeyiz sandıklarından çıkan tülbentler. Bunlar bu coğrafyanın barış sembolleri. Zengin fakir diye ayrılanlara, mezhep ayrımı yapanlara karşı kadınların duruşudur... 'Al Meral Akşener, namusun gibi sakla ve bu ülkeye huzur getir, bu ülkeye refah getir, bu ülkenin gençlerine umut getir.' Dediler. Ben bu tülbentleri her elime aldığımda, öpüp başıma koymam ondandır. Ben, bu tülbentlerle, Allah'ın izni ile Cumhurbaşkanı olduğumda, Çankaya'da bir müze yapacağım. Dünya gelip ziyaret edecek. Ve bizim kadınımızın; el emeği göz nuru, hayalleri, umutları bunlardadır. Ve gelip onları görecekler, onları bilecek ve ziyaret edecekler. Bugün bir arkadaşım uçakta gelirken dediki, 'Meral Hanım tülbent devrimi yapıyorsunuz.' Evet, kadınlar ve gençlerle birlikte tülbent devrimi yapıyoruz biz." dedi.  AKŞENER: "BATAN DENİZLİ" Denizli sanayi şehri, tekstil şehri, aynı zamanda turizm şehri olması gereken Denizli, şuan ise batan Denizli. Yoksullaşan Denizli, gençleri işsiz olan Denizli. Kadınlarının kocalarının akşama, "Kocam acaba işten kovulmuş mu" diye bekleyen Denizli. Kızlarının, kadınlarının endişe ile 'acaba bu gün bize bir şey olur mu?' 'Acaba işsiz kalır mıyım?' diye endişe ettiği Denizli. Ekonomi bakanı buralıydı değil mi ? Dediniz ki Denizli'ye bela olmasın attınız başınızdan. Sanayi kentinden gelen bir isim ne işimiz var bizim dolarla diyebiliyor. Fabrikalar çökerken, işçiler işten çıkarılırken, her girdinin dolarla olduğu bir ülkede, sanayi ürünlerinin bütün girdilerinin dolarla geldiği bir ülkede, ekonomi bakanı çıkıyor diyor ki, "Bizim dolarla işimiz olmaz." Hadi oradan be... Ama şimdi kadınları çok. Azıcık dertleşeceğiz. Yalnız bunun patronu varya. O çok kızıyor.. Arada "ey" diyecek ama kendini tutuyor. Sayın Erdoğan yorgun bir şoför gibi. Arada kafasını direksiyona küt küt vuruyor. Yorgun ve ehliyetsiz bir şoförün kullandığı arabaya biner misiniz. Binemezsiniz . Eeee kardeşim bıktık, yorulduk, sıkıldık. Sen de yoruldun. Yazıktır, dön evine dinlen evinde, torunlarınla ilgilen."  "MİLLETİN KALBİ BANA YETER" Şimdilerde yeni bir dümen var. Bana diyorki, kendileri söylüyorlar kendileri yazıyorlar.  Ben hiçbir zaman beni TV'lerde göstermiyorlar demedim ağlaşmadım. Çünkü bilirim ki, sarayın ekranları yerine milletimin kalbi. Sarayın ekranları yerine gençliğin yüreği. Yani ne gerek var, ne lüzum var. Benim yerim burası. Medyanın ekranlarında oturacağıma, gelirim Denizli meydanlarında vatandaşımla hasbıhal ederim. Şu anda 72. şehirdeyim. Şimdi soruyorum, her gittiğim mitingde soruyorum. Kızım cebinde kaç paran var? "Vala benim hiç param yok" Şimdi ben bunu soruyorum diye sizin hemşehrinizin patronu çok kızdı. Erzurum'a gitti dediki,  "Biride çıkmış millete cebinde kaç para var diye soruyor' sana ne milletin parasından, sen kendi cebine bak" diyor.  Suçüstü yakalandı. Çünkü bir siyasetçinin öncelikle bilmesi gereken, milletinin cebinde olandır. Biliyorsunuz, muhterem bir yüzükle ortaya çıktı. Ben yalancısıyım vallahi, kendi söyledi. Dedi ki, "Bu yüzükten başka bir şeyim yok. Bu yüzüğün dışında mal mülk edinir, bir gün zenginleşirsek bilin ki Tayyip Erdoğan hırsızlık yapmıştır." Kendi söylüyor. Ben söylemiyorum. Ne diyeyim ben şimdi. Haklısın doğru söylüyorsun.   DÜNYANIN EN ZENGİN İLK ON KİŞİSİ ARASINDA  Şimdi bir başka konu var, e tabi dünyanın en zengin 10 siyasetçisi arasındasın. Bir sarayda yaşıyorsun anam. Şimdi kadınlara söylüyorum erkekler duymasın. Sarayın 500 tane garsonu varmış. Sarayın 13 günlük masrafı, kapatılan şeker fabrikalarının 1 yıllık zararı kadarmış. Sarayın 13 günlük masrafına eşit. Haram zıkkım olsun. Ha daha bitmedi. Hepinizin cebinden çıkan paralarla yapılan o saray var ya, oraya birde at binme alanları yapılmış. Canları sıkılmasın diye at binme yerleri var. Bacım senin oğlun hiç ata bindi mi? Yahu ata binen çocuğu olan kimse yok mu aranızda. İşte öyle bir kibir var ki, koptu aranızdan, çıktı aranızdan. Şu anda vala 1 kamyon koruma ile geziyor. Kardeşim kimden korkuyorsun sizden. Ahanda benim 4 tane. Bir tanesi de eski içişleri bakanı olduğum için. Ne var yani. Milletim korur beni.   ŞEHİR HASTANELERİ ZARAR EDİYOR Şimdi ağbi çok kızgın. Isparta'da demiş ki, "adamlar hakkımda dedikodu yapıyor". Bu günde demiş ki, "şehir hastanelerinden konuş". Hay hay konuşalım. Ankara şehir hastanelerinin Denizli'deki vatandaşa zararı yıllık 800 milyon Türk Lirası. Bunu anlatmak zorundayım. Şehir hastanelerinin sahibi devlet değil. Yandaş yapıyor ondan sonra fahiş fiyatla kiralanıyor işletmesini alıyor ve o bina için devlet hasta garantisi veriyor. Yani siz zorunlu olarak verilen hasta kotasını tutturamazsanız diyelim ki yıllık 200 bin hasta gelecek, bu kadar hasta gelmezse üstünü sen ödeyeceksin mavi tişörtlü oğlum. Yani şehir hastanesi dediği bu. Zaten bizi hasta etti. Pek normal olduğumu söyleyemeyeceğim. Oğlan işsiz, kız işsiz. Gerim gerim gerilmekten hasta etti. Adam giderken ayak ucuna basa basa kaçıyor mutfak masrafını nasıl vereceğim diye.Fakat her hastalanın karşılığı dediğim gibi bir garantisi var. Aynı İstanbul geçidi gibi, köprüler gibi, tüp geçidi gibi. Şimdi, bu arkadaş büyük çılgın projeler üzerinden gidiyor. İstiyor ki biz de o çılgın projelere laf edelim. O da öle ööö yapsın. Çünkü devamlı ağlar. Şimdi ben çok ağlamıyorum ama Tayyip bey ne zaman gözümün önüne gelse ağlar oldum. Küçük Emrah gibi. Küçük Emrah büyüdü baba oldu bu hala ağlıyor. 4,5 MİLYON KİŞİ İCRA TAKİBİNDE Şimdi cebinde hiç parası olmayan vatan çocukları, trilyonlarla oynayan, kumarhanelerden çıkmayan, bir baltaya sap olamamış bakan çocukları var bu ülkede. Ben de diyorum ki, o bakan çocuklarının yanında değil, burada bulunan vatan çocuklarının yanında olacağım. Gençlere soruyorum. KPSS'ye giriyorsunuz, puan alıyorsunuz ama tayininiz yok. Öğretmen çıktınız tayininiz yok. Sağlıkçı oldunuz tayininiz yok.  Bu okulları kim açtı? Tayyip Erdoğan açtı. Kardeşim iş veremeyeceğin genci iş olmayan alana neden yolluyorsun. hem ailesinin parası gidiyor, hem ailesinin azabıdır. Ama iş bulmalarına yardım etmek için kafa lazım. Ekonomide güven lazım, yandaş kayırmama lazım. Yandaş mütehaitlere para kaynağı olmamak lazım. Ben de bu gençlere diyorum ki; Devlet gençlere iş bulmak zorundadır. Şayet bulamıyorsa Cumhurbaşkanı olduğumda,siz iş bulana kadar vatandaşlık maaşı bağlayacağım. Ağbinin sinirinin bozulduğu yer burası. Şimdi bindikleri arabaları görüyor musunuz bakan çocuklarının? Şimdi diyorum ki ben, kredi kartı borcu, çiftçinin borcu, efendim tüketici borcu olan işsizin, öğrencinin, şehit ve gazi yakınlarının yani bu 4,5 milyon insanın borçlarını sileceğiz. Bana soruyor şimdi tabi yalnız yüzüme konuşamıyorlar. Diyor ki, 8 milyar tutuyor bu borçlar, parayı nereden bulacaksınız. Nereden bulacağım çok açık. Nereden bulacağım çok açık. Hani şu Mehmet Şimşek varya başbakan yardımcısı. Hani fakir evlerinde iftar maratonu yapıyor. Yazdı ya geçenlerde. Hani bu Mehmet Şimşek... O kiralık olan lüks arabalar, şimdi bakanlar biniyor, yardımcıları biniyor, eşleri biniyor yani aile boyu lüks araç kiralamasına verilen para 8 milyar TL. Yani 20018 bütçesinin yüzde 1'i.Ahanda ben bundan bulacağım bundan. İnin aşağıya diyeceğim, inin o arabalardan. Ve 8 milyar para ile bu dediğim manadaki paraları sileceğim. Daha düşük geliri olup ta ben bunu küçük küçük ödeyeceğim diyenlerinse borçlarının yüzde 80'nini sileceğiz. Şimdi bakın, vatandaşa kaynak vermek denince hemen kaynak soruyorlar, işte o lüks arabalardan inecekler, sizin borçları sileceğiz, zaten sizin paranız onlar.  GÖSTER BANA DİŞİMİ KIRAYIM Birde diyorlar ki, bizim yaptığımız fabrikaları kıskanıyorlar. Eeee kardeşim göster bana da dişimi kırayım. Yok öyle bir şey. Petkim'i sattın, Tüpraş'ı sattın, Tekel'i sattın, SEGA'yı sattın, limanları sattın, Telekom'u sattın, en son şeker fabrikalarını sattın. Şimdi yalnız, saraya nasıl para yetsin. TRT'yi ben satacağım. Ve parasını size vereceğim. Çok kötü günler geçiriyoruz ama benim neşem sizlersiniz. Ben de inşallah sizin neşenizimdir. Şimdi bakın Kayseri'de idim. Denizli'de olduğu gibi Kayseri'de yıkıldı. TRT beni 38 saniye vermiş. Boş ver boş ver... Ama Türkiye'nin en büyük kiti, ben de o TRT'yi satacağım ve gençlere iş imkanı yaratacağım. Daha ne çiftlikler var. Şimdi diyor ki bir kızım. Suriyelileri söyle. Suriye'nin iç işlerine elini soktu bizimki, 4 milyon Suriyeliyi gönderdiler bize..Ben şimdi Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, Suriye'nin içişlerine karışmayı bırakacağım. 4 milyon Suriyeli kardeşimiz vatanlarında huzurlu bir şekilde yaşaması için garantisini alacağız ve göndereceğiz. Ama bir şey daha var; bütün bunlar muhteremin Şam'ın Emevi Cami'sinde namaz kılacağım lafından doğdu. O gün bu gündür namaz kıldı, ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber. ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber. ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber.  ÜLKENİN KOZMİK ODASINA NASIL GİRİLDİ ? Şimdi, dış politikanın içine tükürüldü, eğitiminde içine tükürüldü, efendim neyi anlatayım sanayinin içine tükürüldü ama büyün hataları millet ödüyor. Şimdi bu Denizli ile ilgili bir çok şey biliyorum ama canınızı yakmamak için bir şey söylemiyorum. Ama şu meşhur FETÖ konusunu konuşmak lazım. 2010'da referandum oldu ve bu referandum olmazdan evvel meclis başkanıydı, ben Mehmet Ali Şahin'e gittim dedim ki yapmayın bu işi, bazı bilgilerim vardı. Netice itibariyle devlet yönetmiş insanım ben, dedim ki böyle böyle olacak, yapmayın bu işi. De diki patronla konuş, gerekenler yapıldı ama kimse beni dinlemedi ve 2010 referandumu, yapıldı. Denizli'de millette eeöööeöööö oy istediler hatırlayın. Ölüler kalktı geldi ama ben çok sert bir hayır propagandası yaptım.Şimdi ne oldu? 2010 referandumundan sonra patır-kütür 2009 yılında başlayan ordunun içine bir balyoz gibi yumruk indi. Bu ülkenin genel kurmay başkanı terör örgütü başkanı olarak yargılandı ve hapsoldu. Mete Han'dan beri dünyanın en düzenli tek ordusudur Türk ordusu. Savaş tarihçileri böyle yazar. Ordunun darmadağın olmasına neden olundu. Sonra, 12-25 aralık çıktı 2013'de, ondan evvel Zekeriya Öz'e zırhlı arabalar verildi. Cicic cici yapıldı, şımarıklık hat safhaya gitti. Sorular çalındı çıt yok. Gariban ana dolunun çocuklarını bunların eline verdiler çıt yok ve ne zaman oldu 2013, meşhur 17-25 Aralık. Ve orada enteresan bir şey söyledi. "Ne istediniz de ben vermedim". Şimdi bakın. Burası o kadar önemli ki, yahu bir terör örgütü senden neler istedi acaba. Bakın ne istediyseniz vermedim mi? Kardeşim ne istendi senden.Senin onlarda neyin varda neler verdin. Bu ülke için ne yaptın, bu ülkenin aleyhinde nelere neden oldun. Kozmik odaya girdin. İlker Başbuğ yalvardı ne olur yapmayın. Bu ülkenin en önemli sırlarını teslim ettin. O sırlar nerelere gitti. Bu ülkenin sırtını açık bıraktın. Sonra döndün dedin ki, "Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka. Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka. Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka.  ŞİVAN PERVER VE İBO ŞARKILAR SÖYLEDİLER Şimdi FETÖ kandırdı, eee Barzani'de kandırdı. Ööööööö megri de megri. Birbirlerini okşayarak höööööö yapıldı. Aile boyu ağladılar. İbo ile Şivan Perver şarkılar söylediler, hepsi tamam. Sonra birden "Seni başkan yaptırmayacağız" dedi HDP'liler, haydaa bir kızdı bir kızdı. Arada PKK'lılar hendek açmıştı. Hendek açılan süreçte ağlayarak beni arayan valiler oldu. Denmiişki, kafanızı çevirin. Emniyet müdürlerine kafanızı çevirin. Bütün güneydoğu Anadolu ne hale getirdiler. Sonra bir baktık PKK kandırmış abiyi. Sonuç itibari ile hendekler doldu ama ne ile doldu. 726 şehitle doldu. 726 şehitle doldu. Sayın Erdoğan, her yaptığın hatanın bedelini bu gençler ödüyor. Bu anaların evlatları ödüyor. Seninkiler yan gelip yatıyor, bu anaların evlatları şehit oluyor. Bütün bunlar olurken sen bostan korkuluğu muydun. Sen bostan bostan korkuluğu muydun?  ASKERİ LİSELERİ YENİDEN AÇACAĞIM Gencecik harbiye talebelerine harp okulu öğrencilerinden en büyüğü 15'li, 18'li çocuklara defalarca müebbet verdiler. Hulusi Akar neden oturuyor. Madem ki, bu gariban çocuklar bu çocukları anaları bu devlete emanet etti. 15 yaşında bir gencin komutanı yürü dediği zaman, erkekler askerlik yaptınız. Yapanlar bilir. Harbiyeli çocukların ceza alması mümkün mü? Hepiniz askerlik yaptınız. Komutan yürü dediği zaman hayır diyebilir misiniz. Peki bu çocuklar silah çekti mi? Bir tane görüntü yok. Hepsi oturmuş İstiklal Marşı söylüyor. Buraya kadar sakallı, kereste gibi adamlar bu çocuklara bıçak vuruyordu. Peki, 15 Temmuz darbedir. Ona sebep sensin Tayyip Erdoğan, ona sebep sensin Tayyip Erdoğan. Ordunun içine elini sokmasaydı, Genel Kurmay Başkanını FETÖ'cülere uyup yargılama saydın, FETÖ'cü generalleri terfi ettirmek için ordunun devletin generallerini hapse attırma saydın 15 Temmuz olur muydu? 2010 12 Eylül referandumu olmasaydı, yargı ve diğer kurumlar ele geçirilmeseydi 15 Temmuz olur muydu cevap ver. Sen ama yaptın. Millet 249 şehitle devleti sokaktan topladı. Sokaktan devleti topladı. Şimdi, bütün bu hatalarının bedelini bu millet ödüyor. Artık kandırılmak yok. Artık kandırmak yok. ARTIK CANIN İSTEDİĞİ GİBİ RAKİP SEÇMEK YOK! Artık artık canın istediği gibi rakip seçmek yok. Yetti gari, yetti gari. Şimdi, şimdi bizler varız, şimdi biz varız. Tülbent devrimi yapan kadınlar var. Umutları ellerinden çalınmış gençler var  bakan çocuklarının karşısında, işsiz vatan çocukları var. Dolayısı ile artık işin zor. Eğer bu ülkenin FETÖ ile ilgili bir büyük sorunu varsa, bunlara yardım, ki var, yardım ve yatakçılık edenler yargılanmalıdır, yargılanacaktır. Evet, şimdi Allah'ın işine bak, yağmur yağdı beraber konuşurken dindi, güneş çıkıyor. Allah'ıma binlerce şükür. Şimdi benim iki şapkam var, biri İYİ Parti Genel Başkanı diğeri ise İYİ Parti Cumhurbaşkanı. İkisine de oy istiyorum. Çiftçilere söyledim, onları tarlası ile küstürdü bular. Onları o tarlalarıyla buluşturacağız. Şimdi bakın, ne yapacağım ben biliyor musunuz? Bunlar Atatürk'ü silmeye çalıştılar ama gönlümüzden silemediler. Şimdi ben ne yapacağım. İlk iş olarak Cumhurbaşkanı seçilip, kuleli ve Işıklar Askeri Liselerini tekrar açacağım. İyi okul kötü okul, devlet okulu, özel okul, zengin çocuk, fakir çocuk ayrımına eğitimde ortadan kaldıracağım. Bakınız, Aziz Sancar, Mardin Lisesinden mezun. Yani devlet lisesinden mezun ve Nobel ödülü aldı. Yeni Aziz Sancar'lar aranızdan çıkacak. 21. Yüzyıla bu gençler hazırlayacak. Bunların kafası ermez. Onun için diyorum ki, kendileri dolarda ellerini ovuşturuyordur ama bu arada diyor ilk defa lütfen diyor vatandaşa, farkında mısınız?. Lütfen dolarlarınızı bozdurun diyor. Hey Allah'ım sen nelere kadirsin. Hep söylüyorum zaten. Siyasi rekabet harika bir şeydir. Alıştı tabi rakip seçmeye. Ben hem rahmetli Türkeş'in hemde Demirel'in talebesiyim.  Kadınlarda düştü peşime, korkuyor korkuyor.  VATANDAŞTAN OY İSTEDİ Şimdi sizden, vekil arkadaşlarıma oy istiyorum. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı adayıyım ve milletin imzası ile. İnşallah bu ülkenin kadın cumhurbaşkanı olacağım. Kendime de oy istiyorum. Olacak Allah'ın izni ile. Şimdi sunuda söylüyorum. 2. turda Tayyip bey karşısında kimi görmek istemez? Ona göre oy istiyorum. Evet güneş İnşallah Denizli'de doğdu. Denizli yüzünü güneşe çevirdi. Ve güneş doğduğunda bilirsiniz ampul söner, çocuklar üşümez, kadınlar geceden karanlıktan korkar ama güneşten aydınlanırlar. Tek bir kadının saçının teline zarar verilmeyecek, tek bir çocuğa tecavüz edilmeyecek. O devlet yurtlarına, vakıflarına emanet edilmiş o evlatların kılına zarar vereni en ağır şekilde cezalandırmazsak Allah'ın huzurunda yemin olsun ki cezalandırmaz sam Meral değilim. Evet dertleştik, helalleştik. Allah sizden razı olsun.  
Yaklaşan 24 Haziran seçimleri öncesinde mitinglerine devam eden liderlerden İYİ Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in bu günkü son durağı Denizli oldu.

İYİ Parti Denizli İl Başkanlığı tarafından süslenen miting alanında hazırlıklar, gece boyunca sürdü. İl Başkanları ve milletvekili adayları meydandan son ana kadar ayrılmayarak çalışmaları birebir takip etti. 

AYDIN'IN ARDINDAN DENİZLİ'YE GELDİ

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en iddialı adaylardan biri olarak gösterilen Akşener, bu gün ilk olarak Aydın'da bir miting düzenledi. Aydınlılara seslenen Akşener, kara yolu ile önce Nazilli ardından Denizli'ye geldi. Akşener, Nazilli'ye girişi sırasında yolunu kesen partililer, yanlarında getirdikleri kurbanları kestiler. Kısa süre Nazilli'de oyalanan Akşener, saat: 17.45'te Denizli'deki mitin alanına girdi. 

KALABALIK ISLANSADA ALANDAN AYRILMADI

Akşam saatlerinde kürsüye çıkan Akşener’e, İYİ Parti Denizli İl Teşkilatı yöneticileri ve milletvekili adayları da eşlik etti. Akşener kürsüyse çıkmadan hemen önce aniden başlayan sağanak yağmur alana gelen partililere zor anlar yaşattı. Bir şemsiyenin altına 4-5 kişinin girdiği görüldü. Yaklaşık 10 dakika süren yağmura rağmen kalabalığın alandan ayrılmaması ise dikkatlerden kaçmadı. 

AKŞENER: ÜLKEYE HUZUR VE KARDEŞLİK GETİRECEĞİZ

Denizlilere seslenen Meral Akşener, kendisine gönül vermiş kadınlar tarafından verilen tülbentleri elinde salladı. "Bunlar çeyiz sandıklarından çıkan tülbentler. Bunlar bu coğrafyanın barış sembolleri. Zengin fakir diye ayrılanlara, mezhep ayrımı yapanlara karşı kadınların duruşudur... 'Al Meral Akşener, namusun gibi sakla ve bu ülkeye huzur getir, bu ülkeye refah getir, bu ülkenin gençlerine umut getir.' Dediler. Ben bu tülbentleri her elime aldığımda, öpüp başıma koymam ondandır. Ben, bu tülbentlerle, Allah'ın izni ile Cumhurbaşkanı olduğumda, Çankaya'da bir müze yapacağım. Dünya gelip ziyaret edecek. Ve bizim kadınımızın; el emeği göz nuru, hayalleri, umutları bunlardadır. Ve gelip onları görecekler, onları bilecek ve ziyaret edecekler. Bugün bir arkadaşım uçakta gelirken dediki, 'Meral Hanım tülbent devrimi yapıyorsunuz.' Evet, kadınlar ve gençlerle birlikte tülbent devrimi yapıyoruz biz." dedi. 

AKŞENER: "BATAN DENİZLİ"

Denizli sanayi şehri, tekstil şehri, aynı zamanda turizm şehri olması gereken Denizli, şuan ise batan Denizli. Yoksullaşan Denizli, gençleri işsiz olan Denizli. Kadınlarının kocalarının akşama, "Kocam acaba işten kovulmuş mu" diye bekleyen Denizli. Kızlarının, kadınlarının endişe ile 'acaba bu gün bize bir şey olur mu?' 'Acaba işsiz kalır mıyım?' diye endişe ettiği Denizli. Ekonomi bakanı buralıydı değil mi ? Dediniz ki Denizli'ye bela olmasın attınız başınızdan. Sanayi kentinden gelen bir isim ne işimiz var bizim dolarla diyebiliyor. Fabrikalar çökerken, işçiler işten çıkarılırken, her girdinin dolarla olduğu bir ülkede, sanayi ürünlerinin bütün girdilerinin dolarla geldiği bir ülkede, ekonomi bakanı çıkıyor diyor ki, "Bizim dolarla işimiz olmaz." Hadi oradan be... Ama şimdi kadınları çok. Azıcık dertleşeceğiz. Yalnız bunun patronu varya. O çok kızıyor.. Arada "ey" diyecek ama kendini tutuyor. Sayın Erdoğan yorgun bir şoför gibi. Arada kafasını direksiyona küt küt vuruyor. Yorgun ve ehliyetsiz bir şoförün kullandığı arabaya biner misiniz. Binemezsiniz . Eeee kardeşim bıktık, yorulduk, sıkıldık. Sen de yoruldun. Yazıktır, dön evine dinlen evinde, torunlarınla ilgilen." 

"MİLLETİN KALBİ BANA YETER"

Şimdilerde yeni bir dümen var. Bana diyorki, kendileri söylüyorlar kendileri yazıyorlar.  Ben hiçbir zaman beni TV'lerde göstermiyorlar demedim ağlaşmadım. Çünkü bilirim ki, sarayın ekranları yerine milletimin kalbi. Sarayın ekranları yerine gençliğin yüreği. Yani ne gerek var, ne lüzum var. Benim yerim burası. Medyanın ekranlarında oturacağıma, gelirim Denizli meydanlarında vatandaşımla hasbıhal ederim. Şu anda 72. şehirdeyim. Şimdi soruyorum, her gittiğim mitingde soruyorum. Kızım cebinde kaç paran var? "Vala benim hiç param yok" Şimdi ben bunu soruyorum diye sizin hemşehrinizin patronu çok kızdı. Erzurum'a gitti dediki,  "Biride çıkmış millete cebinde kaç para var diye soruyor' sana ne milletin parasından, sen kendi cebine bak" diyor.  Suçüstü yakalandı. Çünkü bir siyasetçinin öncelikle bilmesi gereken, milletinin cebinde olandır. Biliyorsunuz, muhterem bir yüzükle ortaya çıktı. Ben yalancısıyım vallahi, kendi söyledi. Dedi ki, "Bu yüzükten başka bir şeyim yok. Bu yüzüğün dışında mal mülk edinir, bir gün zenginleşirsek bilin ki Tayyip Erdoğan hırsızlık yapmıştır." Kendi söylüyor. Ben söylemiyorum. Ne diyeyim ben şimdi. Haklısın doğru söylüyorsun.  

DÜNYANIN EN ZENGİN İLK ON KİŞİSİ ARASINDA 

Şimdi bir başka konu var, e tabi dünyanın en zengin 10 siyasetçisi arasındasın. Bir sarayda yaşıyorsun anam. Şimdi kadınlara söylüyorum erkekler duymasın. Sarayın 500 tane garsonu varmış. Sarayın 13 günlük masrafı, kapatılan şeker fabrikalarının 1 yıllık zararı kadarmış. Sarayın 13 günlük masrafına eşit. Haram zıkkım olsun. Ha daha bitmedi. Hepinizin cebinden çıkan paralarla yapılan o saray var ya, oraya birde at binme alanları yapılmış. Canları sıkılmasın diye at binme yerleri var. Bacım senin oğlun hiç ata bindi mi? Yahu ata binen çocuğu olan kimse yok mu aranızda. İşte öyle bir kibir var ki, koptu aranızdan, çıktı aranızdan. Şu anda vala 1 kamyon koruma ile geziyor. Kardeşim kimden korkuyorsun sizden. Ahanda benim 4 tane. Bir tanesi de eski içişleri bakanı olduğum için. Ne var yani. Milletim korur beni.  

ŞEHİR HASTANELERİ ZARAR EDİYOR

Şimdi ağbi çok kızgın. Isparta'da demiş ki, "adamlar hakkımda dedikodu yapıyor". Bu günde demiş ki, "şehir hastanelerinden konuş". Hay hay konuşalım. Ankara şehir hastanelerinin Denizli'deki vatandaşa zararı yıllık 800 milyon Türk Lirası. Bunu anlatmak zorundayım. Şehir hastanelerinin sahibi devlet değil. Yandaş yapıyor ondan sonra fahiş fiyatla kiralanıyor işletmesini alıyor ve o bina için devlet hasta garantisi veriyor. Yani siz zorunlu olarak verilen hasta kotasını tutturamazsanız diyelim ki yıllık 200 bin hasta gelecek, bu kadar hasta gelmezse üstünü sen ödeyeceksin mavi tişörtlü oğlum. Yani şehir hastanesi dediği bu. Zaten bizi hasta etti. Pek normal olduğumu söyleyemeyeceğim. Oğlan işsiz, kız işsiz. Gerim gerim gerilmekten hasta etti. Adam giderken ayak ucuna basa basa kaçıyor mutfak masrafını nasıl vereceğim diye.Fakat her hastalanın karşılığı dediğim gibi bir garantisi var. Aynı İstanbul geçidi gibi, köprüler gibi, tüp geçidi gibi. Şimdi, bu arkadaş büyük çılgın projeler üzerinden gidiyor. İstiyor ki biz de o çılgın projelere laf edelim. O da öle ööö yapsın. Çünkü devamlı ağlar. Şimdi ben çok ağlamıyorum ama Tayyip bey ne zaman gözümün önüne gelse ağlar oldum. Küçük Emrah gibi. Küçük Emrah büyüdü baba oldu bu hala ağlıyor.

4,5 MİLYON KİŞİ İCRA TAKİBİNDE

Şimdi cebinde hiç parası olmayan vatan çocukları, trilyonlarla oynayan, kumarhanelerden çıkmayan, bir baltaya sap olamamış bakan çocukları var bu ülkede. Ben de diyorum ki, o bakan çocuklarının yanında değil, burada bulunan vatan çocuklarının yanında olacağım. Gençlere soruyorum. KPSS'ye giriyorsunuz, puan alıyorsunuz ama tayininiz yok. Öğretmen çıktınız tayininiz yok. Sağlıkçı oldunuz tayininiz yok.  Bu okulları kim açtı? Tayyip Erdoğan açtı. Kardeşim iş veremeyeceğin genci iş olmayan alana neden yolluyorsun. hem ailesinin parası gidiyor, hem ailesinin azabıdır. Ama iş bulmalarına yardım etmek için kafa lazım. Ekonomide güven lazım, yandaş kayırmama lazım. Yandaş mütehaitlere para kaynağı olmamak lazım. Ben de bu gençlere diyorum ki; Devlet gençlere iş bulmak zorundadır. Şayet bulamıyorsa Cumhurbaşkanı olduğumda,siz iş bulana kadar vatandaşlık maaşı bağlayacağım. Ağbinin sinirinin bozulduğu yer burası. Şimdi bindikleri arabaları görüyor musunuz bakan çocuklarının? Şimdi diyorum ki ben, kredi kartı borcu, çiftçinin borcu, efendim tüketici borcu olan işsizin, öğrencinin, şehit ve gazi yakınlarının yani bu 4,5 milyon insanın borçlarını sileceğiz. Bana soruyor şimdi tabi yalnız yüzüme konuşamıyorlar. Diyor ki, 8 milyar tutuyor bu borçlar, parayı nereden bulacaksınız. Nereden bulacağım çok açık. Nereden bulacağım çok açık. Hani şu Mehmet Şimşek varya başbakan yardımcısı. Hani fakir evlerinde iftar maratonu yapıyor. Yazdı ya geçenlerde. Hani bu Mehmet Şimşek... O kiralık olan lüks arabalar, şimdi bakanlar biniyor, yardımcıları biniyor, eşleri biniyor yani aile boyu lüks araç kiralamasına verilen para 8 milyar TL. Yani 20018 bütçesinin yüzde 1'i.Ahanda ben bundan bulacağım bundan. İnin aşağıya diyeceğim, inin o arabalardan. Ve 8 milyar para ile bu dediğim manadaki paraları sileceğim. Daha düşük geliri olup ta ben bunu küçük küçük ödeyeceğim diyenlerinse borçlarının yüzde 80'nini sileceğiz. Şimdi bakın, vatandaşa kaynak vermek denince hemen kaynak soruyorlar, işte o lüks arabalardan inecekler, sizin borçları sileceğiz, zaten sizin paranız onlar. 

GÖSTER BANA DİŞİMİ KIRAYIM

Birde diyorlar ki, bizim yaptığımız fabrikaları kıskanıyorlar. Eeee kardeşim göster bana da dişimi kırayım. Yok öyle bir şey. Petkim'i sattın, Tüpraş'ı sattın, Tekel'i sattın, SEGA'yı sattın, limanları sattın, Telekom'u sattın, en son şeker fabrikalarını sattın. Şimdi yalnız, saraya nasıl para yetsin. TRT'yi ben satacağım. Ve parasını size vereceğim. Çok kötü günler geçiriyoruz ama benim neşem sizlersiniz. Ben de inşallah sizin neşenizimdir. Şimdi bakın Kayseri'de idim. Denizli'de olduğu gibi Kayseri'de yıkıldı. TRT beni 38 saniye vermiş. Boş ver boş ver... Ama Türkiye'nin en büyük kiti, ben de o TRT'yi satacağım ve gençlere iş imkanı yaratacağım. Daha ne çiftlikler var. Şimdi diyor ki bir kızım. Suriyelileri söyle. Suriye'nin iç işlerine elini soktu bizimki, 4 milyon Suriyeliyi gönderdiler bize..Ben şimdi Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, Suriye'nin içişlerine karışmayı bırakacağım. 4 milyon Suriyeli kardeşimiz vatanlarında huzurlu bir şekilde yaşaması için garantisini alacağız ve göndereceğiz. Ama bir şey daha var; bütün bunlar muhteremin Şam'ın Emevi Cami'sinde namaz kılacağım lafından doğdu. O gün bu gündür namaz kıldı, ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber. ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber. ben söz veriyorum 81 ilimizden temsilcilerle yani 2019'da mülteci kardeşlerimiz vatanlarında bizlerde buradan gidip iftar açacağız beraber. 

ÜLKENİN KOZMİK ODASINA NASIL GİRİLDİ ?

Şimdi, dış politikanın içine tükürüldü, eğitiminde içine tükürüldü, efendim neyi anlatayım sanayinin içine tükürüldü ama büyün hataları millet ödüyor. Şimdi bu Denizli ile ilgili bir çok şey biliyorum ama canınızı yakmamak için bir şey söylemiyorum. Ama şu meşhur FETÖ konusunu konuşmak lazım. 2010'da referandum oldu ve bu referandum olmazdan evvel meclis başkanıydı, ben Mehmet Ali Şahin'e gittim dedim ki yapmayın bu işi, bazı bilgilerim vardı. Netice itibariyle devlet yönetmiş insanım ben, dedim ki böyle böyle olacak, yapmayın bu işi. De diki patronla konuş, gerekenler yapıldı ama kimse beni dinlemedi ve 2010 referandumu, yapıldı. Denizli'de millette eeöööeöööö oy istediler hatırlayın. Ölüler kalktı geldi ama ben çok sert bir hayır propagandası yaptım.Şimdi ne oldu? 2010 referandumundan sonra patır-kütür 2009 yılında başlayan ordunun içine bir balyoz gibi yumruk indi. Bu ülkenin genel kurmay başkanı terör örgütü başkanı olarak yargılandı ve hapsoldu. Mete Han'dan beri dünyanın en düzenli tek ordusudur Türk ordusu. Savaş tarihçileri böyle yazar. Ordunun darmadağın olmasına neden olundu. Sonra, 12-25 aralık çıktı 2013'de, ondan evvel Zekeriya Öz'e zırhlı arabalar verildi. Cicic cici yapıldı, şımarıklık hat safhaya gitti. Sorular çalındı çıt yok. Gariban ana dolunun çocuklarını bunların eline verdiler çıt yok ve ne zaman oldu 2013, meşhur 17-25 Aralık. Ve orada enteresan bir şey söyledi. "Ne istediniz de ben vermedim". Şimdi bakın. Burası o kadar önemli ki, yahu bir terör örgütü senden neler istedi acaba. Bakın ne istediyseniz vermedim mi? Kardeşim ne istendi senden.Senin onlarda neyin varda neler verdin. Bu ülke için ne yaptın, bu ülkenin aleyhinde nelere neden oldun. Kozmik odaya girdin. İlker Başbuğ yalvardı ne olur yapmayın. Bu ülkenin en önemli sırlarını teslim ettin. O sırlar nerelere gitti. Bu ülkenin sırtını açık bıraktın. Sonra döndün dedin ki, "Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka. Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka. Allah'ım beni affetsin, milletim beni affetsin aldatıldım." Yok yok, kafayı karıştırmış. Erzurum'da da gitti dedi ki, "Bu güne kadar ne aldanan, nede aldatan olduk." Hangisine inanalım. Sabah başka, akşam başka. Sabah başka akşam başka. 

ŞİVAN PERVER VE İBO ŞARKILAR SÖYLEDİLER

Şimdi FETÖ kandırdı, eee Barzani'de kandırdı. Ööööööö megri de megri. Birbirlerini okşayarak höööööö yapıldı. Aile boyu ağladılar. İbo ile Şivan Perver şarkılar söylediler, hepsi tamam. Sonra birden "Seni başkan yaptırmayacağız" dedi HDP'liler, haydaa bir kızdı bir kızdı. Arada PKK'lılar hendek açmıştı. Hendek açılan süreçte ağlayarak beni arayan valiler oldu. Denmiişki, kafanızı çevirin. Emniyet müdürlerine kafanızı çevirin. Bütün güneydoğu Anadolu ne hale getirdiler. Sonra bir baktık PKK kandırmış abiyi. Sonuç itibari ile hendekler doldu ama ne ile doldu. 726 şehitle doldu. 726 şehitle doldu. Sayın Erdoğan, her yaptığın hatanın bedelini bu gençler ödüyor. Bu anaların evlatları ödüyor. Seninkiler yan gelip yatıyor, bu anaların evlatları şehit oluyor. Bütün bunlar olurken sen bostan korkuluğu muydun. Sen bostan bostan korkuluğu muydun? 

ASKERİ LİSELERİ YENİDEN AÇACAĞIM

Gencecik harbiye talebelerine harp okulu öğrencilerinden en büyüğü 15'li, 18'li çocuklara defalarca müebbet verdiler. Hulusi Akar neden oturuyor. Madem ki, bu gariban çocuklar bu çocukları anaları bu devlete emanet etti. 15 yaşında bir gencin komutanı yürü dediği zaman, erkekler askerlik yaptınız. Yapanlar bilir. Harbiyeli çocukların ceza alması mümkün mü? Hepiniz askerlik yaptınız. Komutan yürü dediği zaman hayır diyebilir misiniz. Peki bu çocuklar silah çekti mi? Bir tane görüntü yok. Hepsi oturmuş İstiklal Marşı söylüyor. Buraya kadar sakallı, kereste gibi adamlar bu çocuklara bıçak vuruyordu. Peki, 15 Temmuz darbedir. Ona sebep sensin Tayyip Erdoğan, ona sebep sensin Tayyip Erdoğan. Ordunun içine elini sokmasaydı, Genel Kurmay Başkanını FETÖ'cülere uyup yargılama saydın, FETÖ'cü generalleri terfi ettirmek için ordunun devletin generallerini hapse attırma saydın 15 Temmuz olur muydu? 2010 12 Eylül referandumu olmasaydı, yargı ve diğer kurumlar ele geçirilmeseydi 15 Temmuz olur muydu cevap ver. Sen ama yaptın. Millet 249 şehitle devleti sokaktan topladı. Sokaktan devleti topladı. Şimdi, bütün bu hatalarının bedelini bu millet ödüyor. Artık kandırılmak yok. Artık kandırmak yok.

ARTIK CANIN İSTEDİĞİ GİBİ RAKİP SEÇMEK YOK!

Artık artık canın istediği gibi rakip seçmek yok. Yetti gari, yetti gari. Şimdi, şimdi bizler varız, şimdi biz varız. Tülbent devrimi yapan kadınlar var. Umutları ellerinden çalınmış gençler var  bakan çocuklarının karşısında, işsiz vatan çocukları var. Dolayısı ile artık işin zor. Eğer bu ülkenin FETÖ ile ilgili bir büyük sorunu varsa, bunlara yardım, ki var, yardım ve yatakçılık edenler yargılanmalıdır, yargılanacaktır. Evet, şimdi Allah'ın işine bak, yağmur yağdı beraber konuşurken dindi, güneş çıkıyor. Allah'ıma binlerce şükür. Şimdi benim iki şapkam var, biri İYİ Parti Genel Başkanı diğeri ise İYİ Parti Cumhurbaşkanı. İkisine de oy istiyorum. Çiftçilere söyledim, onları tarlası ile küstürdü bular. Onları o tarlalarıyla buluşturacağız. Şimdi bakın, ne yapacağım ben biliyor musunuz? Bunlar Atatürk'ü silmeye çalıştılar ama gönlümüzden silemediler. Şimdi ben ne yapacağım. İlk iş olarak Cumhurbaşkanı seçilip, kuleli ve Işıklar Askeri Liselerini tekrar açacağım. İyi okul kötü okul, devlet okulu, özel okul, zengin çocuk, fakir çocuk ayrımına eğitimde ortadan kaldıracağım. Bakınız, Aziz Sancar, Mardin Lisesinden mezun. Yani devlet lisesinden mezun ve Nobel ödülü aldı. Yeni Aziz Sancar'lar aranızdan çıkacak. 21. Yüzyıla bu gençler hazırlayacak. Bunların kafası ermez. Onun için diyorum ki, kendileri dolarda ellerini ovuşturuyordur ama bu arada diyor ilk defa lütfen diyor vatandaşa, farkında mısınız?. Lütfen dolarlarınızı bozdurun diyor. Hey Allah'ım sen nelere kadirsin. Hep söylüyorum zaten. Siyasi rekabet harika bir şeydir. Alıştı tabi rakip seçmeye. Ben hem rahmetli Türkeş'in hemde Demirel'in talebesiyim.  Kadınlarda düştü peşime, korkuyor korkuyor. 

VATANDAŞTAN OY İSTEDİ

Şimdi sizden, vekil arkadaşlarıma oy istiyorum. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı adayıyım ve milletin imzası ile. İnşallah bu ülkenin kadın cumhurbaşkanı olacağım. Kendime de oy istiyorum. Olacak Allah'ın izni ile. Şimdi sunuda söylüyorum. 2. turda Tayyip bey karşısında kimi görmek istemez? Ona göre oy istiyorum. Evet güneş İnşallah Denizli'de doğdu. Denizli yüzünü güneşe çevirdi. Ve güneş doğduğunda bilirsiniz ampul söner, çocuklar üşümez, kadınlar geceden karanlıktan korkar ama güneşten aydınlanırlar. Tek bir kadının saçının teline zarar verilmeyecek, tek bir çocuğa tecavüz edilmeyecek. O devlet yurtlarına, vakıflarına emanet edilmiş o evlatların kılına zarar vereni en ağır şekilde cezalandırmazsak Allah'ın huzurunda yemin olsun ki cezalandırmaz sam Meral değilim. Evet dertleştik, helalleştik. Allah sizden razı olsun.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizlikenthaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.