Prostat Kanseri Sessiz İlerler, Erken Teşhis Ve Düzenli Kontrol Hayat Kurtarır

PAÜ Hastaneleri Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Gököz Doğu yaptığı açıklamada şu bilgileri paylaştı: “Her yıl 15 Eylül, dünya genelinde Prostat Kanseri Farkındalık Günü olarak anılıyor. Bu özel gün, erkek sağlığının en önemli konularından biri olan prostat kanserine dikkat çekmek, erken teşhisin hayat kurtarıcı önemini vurgulamak ve erkekleri düzenli kontrol yaptırmaya teşvik etmek için önemli bir fırsat sunuyor. Prostat kanseri, erkeklerde idrar torbasının altında yer alan prostat bezinde kanserli hücrelerin kontrolsüz büyümesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Prostat ceviz büyüklüğünde bir organdır ve yaş ilerledikçe büyüyebilir, ancak her büyüme kanser anlamına gelmez. Bu nedenle düzenli kontrollerin yapılması ve gerekli görüldüğünde biyopsi uygulanması büyük önem taşır. Yapılan araştırmalar prostat kanseri riskini artıran bazı faktörleri ortaya koymuştur. Bunların başında yaş gelir. Prostat kanseri 40 yaş altında nadiren görülse de, 50 yaşından sonra görülme olasılığı hızla artmaktadır. Aile öyküsü de çok önemlidir; babasında ya da erkek kardeşinde prostat kanseri olan kişilerin riski daha yüksektir. Erkeklik hormonu olan testosteron, kanser gelişiminde rol oynayabilmektedir. Beslenme alışkanlıkları da etkilidir. Özellikle kırmızı et ve süt ürünleri gibi yağlı gıdaları fazla tüketen erkeklerde riskin biraz daha yüksek olduğu bilinmektedir. Obezite ise kanser riskini doğrudan artırmasa da, prostat kanserinin daha agresif, yani hızlı yayılan türüne yakalanma ihtimalini yükseltmektedir.”

Prof. Dr. Gamze Gököz Doğu: “Aile Öykünüz Varsa Kontrolleri Asla İhmal Etmeyin”

Prostat kanserinin genellikle erken evrelerde belirti vermediği için tarama testlerinin hayati önem taşıdığına değinen Prof. Dr. Gököz Doğu, testlerin, semptomlar ortaya çıkmadan önce kanseri tespit etmeyi amaçladığını söyledi. Semptomlar ortaya çıkmadan kanseri tespit etmeyi amaçlayan bu testlerle ilgili olarak, güncel onkoloji kılavuzlarının 45 yaşından itibaren ürolojik muayene ve PSA testi yapılmasını belirten Prof. Dr. Gamze Gököz Doğu, PSA testinin prostat hücreleri tarafından üretilen proteinin kandaki seviyesini ölçtüğünü ve yüksek çıkmasının prostat kanseri şüphesi doğurabileceğini; bunun yanında dijital rektal muayene ile üroloji uzmanının parmağıyla prostatı değerlendirerek herhangi bir sertlik veya kitle olup olmadığını kontrol ettiğini; kesin tanı için ise prostat biyopsisinin yapılması gerektiğini ve prostat kanserinden emin olmanın tek yolunun bu yöntem olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Gököz Doğu sözlerine şöyle devam etti: “Erken evre prostat kanseri çoğu zaman belirti göstermez; ancak ileri evrelerde idrar yapmada zorluk, idrarda veya menide kan, ereksiyon sorunları ve kemik ağrıları gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Bu belirtilerden herhangi birine sahip olan kişilerin mutlaka bir doktora başvurması gerekir. Prostat kanseri tanısı konulduktan sonra tedavi seçenekleri her hasta için özel olarak belirlenir. Ameliyat, radyoterapi, hormon tedavileri, kemoterapi, immünoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve radyoaktif maddeler gibi çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Hekim ve hasta, her bir seçeneğin riskleri, yan etkileri ve faydaları hakkında detaylı bir değerlendirme yaparak en uygun kararı vermelidir. 15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü, tüm erkekler için önemli bir hatırlatmadır. Sağlığınızı ertelemeyin ve düzenli kontrollerinizi mutlaka yaptırın.”